Son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz bir kavram var: “elektrikli scooter”. Daha düne kadar, çocuklarımıza, yeğenlerimize, akraba, eş ve dostun çocuklarına, hediye mahiyetinde aldığımız çocuk scooter’ları kendini tam manasıyla pazarda göstermemişken, Elektrikli scooter’ların bir anda pazarda kendine genişçe bir yer açması, sektörü şaşkına çevirdi. Fakat çokta şaşılası bir durum yok! Zira, karbon salınımı, küresel ısınma, atmosferin delinmesi, suların yükselmesi, ilklim değişikliği gibi felaketlerin sıklıkla, “üst perdeden” dillendirilmeye başlandığı Dünyamız’ da, insanların alternatif araç arayışları hiçte yadırganacak bir durum olmasa gerek.
Daha dün, “scooter alıp sahil kenarında dolaşsam”, ”metrodan indiğimde ya da metroya giderken, o aradaki uzun yolculuğu daha kısa ve konforlu hale getirsem” diye düşünerek, mekanik scooter alma hesapları yapan insanoğlu bu alanda bir çok girişimde de bulunmuş, hatta ciddi bir yedek parça, yan sanayi ve 2. el pazarı oluşturarak sektörü hareketlendirmeye başlamışken, bir anda elektrikli scooter ların “pazarda bende varım” demesiyle şimdilik hareketi yavaşlamış durumda. Ancak görünen o ki, mekanik scooter pazarı hiç bitmeyecek çünkü, kimse 2-5 yaş arasındaki çocuğuna elektrikli scooter alarak, çocuğunun canını tehlikeye atmak istemez. Bu sebeple en azından mekanik scooter camiasının şimdilik, çocuk scooter’ ları üzerinden ilerleyeceğini söylemek yanlış olmaz.
Elektrikli Scooter ve Koronavirüsü
Biz, yeni ulaşım aracımız olan elektrikli scooter’lara dönelim. Corona ile mücadele eden Dünya devletlerinin, maske savaşları süredursun, bireysel ulaşım araçlarına yönelimin sıklaştığı bu günlerde, dünya vatandaşları; kendi imkanları ile ve “minimum maliyetle A noktasından B noktasına ulaşma“ nın derdindeler. Heleki “sosyal izalasyon” kavramının sıklaştığı bu zamanlarda. Yani bireyler, birbirlerinden en uzak mesafelerde seyahat edecek, birbirlerinden en uzak mesafelerde alışveriş yapacak ve birbirlerinden en uzak noktalarda bulunacaklar. Günümüz toplumlarında “şehirleşme” kavramının arttığını göz önünde bulundurur. Köylerden kentlere göç oranının %15 seviyelerine eriştiğini düşünün. Günümüz şehirlerindeki kalabalığı ve bu kalabalığın ulaşımı için, toplu taşımalardaki can pazarını hayal etmeniz zor olmayacaktır. İşte tam bu noktada , bireysel ulaşım araçları dediğimiz elektrikli scooter’ lar ön plana çıkıyor. Her geçen gün artan kullanım süresi ve taşınabilirliğinin daha makul seviyelerde olması, kendisini “şehrin şımarık çocuğu” haline getiriyor. “şehrin şımarık çocuğu” her geçen gün şımartılmaya devam ededursun, “şımarık çocuk (elektrikli scooter)” üreticileri tarafında köşe kapmaca oynanıyor.
Elektrikli scooter pazarı o kadar yeni ki, daha üreticilerini tanımadan “paylaşımlı scooter” kavramı ile, üreticiden satın aldıkları elektrikli scooter’ları, “dakikalık kiralama” yöntemiyle sektöre sunuyorlar. Ve tüm insanoğlunun elektrikli scooter’ları tanımasına öncülük eden bir güruh oluşmuş durumda. Öyle ki, “üretici” tarafında köşeler tutulmadan, “kiralamacı” tarafında başka bir köşe kapmaca oynanıyor. Elektrikli Scooter kiralama sektörüne yeni giren firmalar, zarar üstüne zarar ettiklerini açıklıyorlar. Her geçen gün, bu sektörün asimetrik oranlarda büyümeye devam ediyor olması “acaba kiralamacılar pastayı küçük göstererek, köşe kaptırmama peşindeler mi?” sorusunu akıllara getiriyor. Hal böyle olunca, zarar’ ı duyan yatırımcı, “sıcak sermayesini” başka bir yerde kullanma arayışına girerek bu sektörden uzaklaşıyor. 2016 yılında, Dünyada yeni yeni duyulmaya başlamışken, 2017 yılında ABD’ de 1.5 milyar dolar seviyesine bir anda yükselen “scooter kiralama pazarı” büyümeye devam ediyor. Yatırımcı; parasını inşaata yatırarak taş, topraktan para kazanma peşinde. Ne diyelim, herkesin parasına bereket…